Aralık 2017 Vitrini

Aralık 2017 Vitrini

Aralık 2017 VitriniJulio Cortazar- Ayak İzlerinde Adımlar

“Cortazar esas devrimi öyküleriyle yaptı.”
Mario Vargas Llosa

Can Yayınları geçen yıl, Arjantinli büyülü-gerçekçi yazar Julio Cortazar’ın bütün öykülerini Türkçeye kazandırmak için üç ciltlik bir yola koyulmuştu. İlk cilt Ötekinin Rüyası’nın  ardından ikinci cilt Ayak İzlerinde Adımlar tam bir yıl sonra aralık ayında okurla buluştu.

Edebiyata ve gerçekliğe yaklaşımıyla kırılma noktası yaratan Cortazar’ın büyülü ve fantastik dünyasının ikinci durağı olan Ayak İzlerinde Adımlar, yazarın “Kronopların ve Meşhurların Hikâyeleri”(1962),  “Bütün Ateşler Ateş” (1966), “Son Raunt” (1969), “Sekizyüzlü” (1974), “Orada Dolaşan Biri” (1977) kitaplarının bir araya gelmesinden oluşuyor.

“Bütün Öyküler”in ilk iki kitabında Can Yayınları, dikkatli okuyucuları tıpkı Cortazar’ın hikayeleri gibi büyülü bir oyuna çağırıyor. İlk ve ikinci kitap yan yana geldiği zaman Cortazar’ın yüzü tamamlanmış oluyor.

Süleyman Doğru’nun tercümesiyle Türkçeye çevrilen kitabı büyük bir heyecanla tavsiye ederiz. Çünkü Pablo Neruda’nın da belirttiği gibi; “Cortazar’ın hiçbir eserini okumamış olmak, ömür boyu şeftali yememiş olmak gibi bir şeydir.”


Aralık 2017 VitriniSofi Oksanen – Norma

Sofi Oksanen’in 2015 yılında kaleme aldığı Norma Berna Kabacaoğlu’nun çevirisi ve Doğan Kitap etiketiyle aralık ayında Türkçeye kazandırıldı.

Finlandiyalı roman ve oyun yazarı Oksanen, 2003 yılında Stalin’s Cow adlı eseri ile Kuzey Avrupa’da edebiyat eleştirmenleri ve okuyucular tarafından büyük ilgi görmüş, 2008 yılında yayınladığı Purge adlı romanıyla da uluslararası çapta bir üne kavuşmuştu. Bu iki eser Araf ve Stalin’in İnekleri isimleri ile daha önce Türkçeye de tercüme edilmişti.

Yazarlık yaşamını Helsinki’de sürdüren Oksanen’in kitapları bugüne kadar elliden fazla dile tercüme edildi. The Nordic Council Literature Prize (2010) da dahil olmak üzere Avrupa’nın pek çok prestijli ödülüne layık görüldü.

Başarılı yazar, bu kez annesinin ani ölümüyle kimsesiz kalan Norma Ross’un hikayesini anlatıyor. Hayat dolu bir kadın olan annesi Anita Naakka beklenmedik bir şekilde metronun altına atlayınca Norma, hayatları boyunca sakladıkları sırla tek başına kalır: Doğaüstü bir hızla uzayan, duygularındaki en ufak bir değişikliğe tepki veren ve insanların yalan söyleyip söylemediğini, tehlikeli olup olmadıklarını söyleyen saçlarıyla. Böylece Norma bir yandan annesinin bıraktığı video sayesinde ailesinin karanlık geçmişiyle yüzleşirken bir yandan da hayatta kalmak için mücadele edecektir.

Norma, karanlık aile dramı ve fantastik seven okuyucuları sürükleyici hikayesine davet ediyor.


Aralık 2017 VitriniKaranlığın Son Günleri – Graham Moore

New York Times’ın Çok Satanlar Listesi’nde bir numara olan Sherlock’un yazarı ve yine büyük bir başarıya imza atarak “En İyi Uyarlama Senaryo” dalında Oscar’ı kucaklayan Enigma filminin senaristi Graham Moore’un Doğan Kitap tarafından dilimize kazandırılan kitabı “Karanlığın Son Günleri” raflardaki yerini aldı.

Graham Moore “Karanlığın Son Günleri” kitabında dahilerin acımasız savaşına yer veriyor. 19. yüzyılda elektriğin mucitleri Thomas Edison, Nikola Tesla ve George Westinghouse’un aralarındaki en büyük rekabeti -patent savaşını- konu ediniyor.

Eserde olay örgüsü Colombia Hukuk Fakültesi’nden yeni mezun olan Paul Cravath’in avukatlığa zor hatta imkansız gibi görünen bir davayı alması ile başlar.

Paul Cravath’in müvekkili George Westinghouse, Thomas Edison tarafından dava edilmiştir. Dava, milyon dolarlık bir iddiadır, daha da önemlisi saygınlık için verilen bir mücadeledir.

Ampulü kim icat etmiştir, ülkeyi aydınlatabilme gücüne kim sahiptir soruları hem davanın hem de eserin konusunu oluşturmaktadır.

Okur, eserde Edison’un özel casuslar tutarak, gazetelerin ve banker J.P. Morgan’ın desteğini alarak ne denli kurnaz ve hatta tehlikeli bir rakip olduğuna tanıklık eder. George Westinghouse’un ise davayı kazanmaktan başka çaresi yoktur. Mucit ve sanayici kimliği ile çabalamakta, alternatif akım için Nikola Tesla’nın da desteğini alarak her şeyini riske atmaktadır.

Tecrübesiz, genç avukatın çabasını, patent savaşını Özge Onan’ın çevirmenliğinde Doğan Kitap etiketiyle okuyabilirsiniz.


Aralık 2017 VitriniErasmus – Çocuklar İçin Adabımuaşaret

Hollandalı filozof ve din adamı Desideius Erasmus, hümanizm akımının en büyük temsilcilerinden biridir. Erasmus yaşamı boyunca Avrupa’nın ortak bir sanat ve bilim çatısı altında birleşmesi için çabalamış, bu uğurdaki çalışmaları nedeniyle eğitim programına adı uygun görülmüştür. Şüphesiz saygın adını yaşatmanın en güzel yolu, onun çalışmalarıyla paralel bir alanda yeniden var etmektir.

Avrupa’nın birçok ülkesini gezen bilgin, din adamı olmak için bir manastıra girmiş ve papaz olmayı başarmıştır. Ancak hiçbir zaman geleneksel bir din anlayışı sürdürmek istememiştir. Döneminde bir ilke imza atarak kendini dinin yanında bilime de benliğini adamak istediğini belirterek dini makamlardan cüppe giymeme izni almayı başarmıştır.

Erasmus, dinin düşünceler üzerinde kurduğu baskıya karşı çıkmıştır. Bağlı olduğu hümanist akımın koşulları arasında gerçek Hristiyanlık ruhunun Antik Çağ’ın yalınlığında aranması gerektiğini, güzel sanat ve bilimin dünyaya yayılmasını ve Avrupa’nın ortak bir sanat, bilim anlayışında birleşmesi gerektiğini göstermiştir.

Nitekim özgün yapıtlarıyla Antik Çağ düşüncesinin Avrupa’da yayılmasına büyük katkılarda bulunmuştur.

Erasmus filozof kimliğinin ışığında insanların yaradılıştan iyi olduğunu savunmuştur. Bu nedenle de siyasal anlayışında “ortak iyiyi ve barışı bulma” kaygısı yatmaktadır. Martin Luther’in reformlarına destek vermekle beraber kiliselerin anlayış olarak yenilenmesi gerektiğini savunmuş ancak bu adımda Hristiyan dünyasının sürükleneceği olası bir kargaşaya karşı çıkmıştır.

Eserleriyle, fikirleriyle ölümsüzleşen Erasmus’un kabri din adamları ve papalar tarafından da ziyaret edilerek saygıyla anılmıştır.

En önemli eseri “Deliliğe Övgü” ile dünya edebiyatı kadar Türk edebiyatında da yer edinen Erasmus, Kırmızı Kedi Yayınları tarafından yeni bir eserle aralık ayında okurla buluştu. Günümüzde de bağnazlığa karşı adeta manifesto niteliğinde sayılan “Deliliğe Övgü”, Erasmus’un kaleminin ve zekasının keskinliğini ortaya koymaktadır. Kırmızı Kedi Yayınları etiketi ve Berna Günen çevirisinde “Çocuklar İçin Adabımuaşaret” kitabında ise Erasmus, bu kez yüzünü çocuklara dönmektedir. Çocuklara öğüt niteliğinde sunulan bu kitapta davranışlar hakkında tek tek izahatte bulunmaktadır.

Nerede nasıl davranılacağını aklın yolunda hareket eden Erasmus’tan daha güzel, daha doğru kim ifade edebilir?


Aralık 2017 VitriniCicero – Yaşlanmayı Bilmek

Romalı devlet adamı, bilgin, hatip ve yazar Cicero Latincenin felsefe dili olarak gelişmesine katkıda bulunmuştur.

Ahlakı bir kuram olarak dogmatik değerlendiren Cicero, bilgi kuramları açısından kesinliğin peşinden gitmek yerine olasılıkların peşinden gitmiştir. Hukukun yanında edebiyat ve felsefe en büyük tutkusu olmuştur. Halkçı hareketlere karşı çıkmasıyla döneminin en başarılı savunma avukatı ve katibi olarak adını duyurmuş, bir soylunun darbe girişimini önleyerek Roma’yı iç savaştan kurtarmıştır. Ancak bu olaydan sonra beş darbeciyi yargılamadan idam ettiği için halkın tepkisini toplamıştır. Bu olay, sürgüne gönderilmesine neden olmuş ancak bir süre sonra Roma’ya dönmesine izin verilse de herhangi bir siyasal eylemde bulunmasına izin verilmemiştir.

Dönemin siyasi süreci onu adım adım idam sehpasına götürmüştür. MÖ 43 yılında 7 Aralık’ta idam edilmiş, başı ve elleri konuşmalarını gerçekleştirdiği kürsüye çivilenmiştir.

Günümüzde hala çalışmalarıyla adından söz ettirmeyi başaran Cicero, Kırmızı Kedi Yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı.  Kırmızı Kedi Yayınları sanatçının “Yaşlanmayı Bilmek” eserini Berna Günen çevirmeliği ile aralık ayında okuyucu ile buluşturdu. İçeriğine Enis Batur’un katkıda bulunduğu eserde başına gelecek idam cezasını bilmeden ve keyfini süremeyeceği yaşlılığı övmektedir.


Aralık 2017 VitriniKARL MARX – Allen W. Wood

Karl Marx, felsefe tarihinin en önemli isimleri arasında yer almaktadır. Düşünsel zeminde yer alan felsefeyi ilk kez eylemsel alana çekerek teoride kalanları pratik yaşama geçirmiştir. Kendi deyimiyle, baş aşağı duran Hegel diyalektiğinin ayakları üzerinde durmasını sağlar. İdealist bakışın yerine materyalist anlayışı geçirir. Kapitalist burjuva düzenine karşı farklı bir yönetimsel sistemi önerir. Emek sömürüsü, sermaye, burjuvazi ve prolaterya kelimeleri çevresinde dolanır düşünce sistemi.

Marksist felsefe, dünyanın şu anda üzerinde durduğu noktayı, ekonomik dengeleri ve gelecek olasılıkları anlamak açısından önemlidir. Bu felsefeyi onaylamanız veya reddetmeniz; sevmeniz ya da sevmemeniz hiçbir şeyi değiştirmez. Bilmek ve doğru anlamak önemlidir. İşte bu iki kilit kavram, bilmek ve doğru anlamak üzerine çok önemli bir işe kalkışıyor Allen Wood. Amerikalı felsefeci ve sosyolog Wood, birçok üniversitede dersler vermiş olan bir akademisyen.

Wood, Marksist felsefenin birçok kişi tarafından yanlış yorumlandığını düşünüyor. Ona göre Marx’ın çalışmalarından başka, kutsal kitaplar hariç, entelektüel bir ikiyüzlülüğe bu denli maruz kalmış başka bir metin daha yazılmamıştır. Marx bu şekilde sistematik olarak yanlış okunan önemli toplumsal yazarlardan sadece biridir ancak bu yanlış okuma biçimi belki de herkesten çok onun için daha bariz bir biçimde geçerlidir.

İşte bu yanlış yorumlamaları ve bunlar sonucunda ortaya çıkan Marksist felsefenin olmadığı bir şey haline getirilmesini önlemek amacıyla 1981 yılında Karl Marx adlı kitabı kaleme alır Allen Wood. Aradan geçen yıllarda dünya konjonktüründe yaşanan değişimler ışığında da 2004 yılında düzeltilmiş ikinci baskıyı hazırlar. Hem Marksist felsefenin temel konularını hem de yanlış okumalar hakkındaki yorumlarını içeren eser modern felsefe konusunda bir başucu eseri sayılabilir. Marksist felsefenin detaylı ve analitik bir incelemesini içeren bu kitap İletişim Yayınları etiketiyle ve Dilek Yücel-Barış Aydın’ın çevirileriyle Aralık 2017’de yayımlandı.


Aralık 2017 VitriniNathanael West – Çekirgenin Günü

“Çılgınca komik, çaresizce hüzünlü, acımasız ve nazik, öfkeli ve sabırlı;
Nathanael West gibisi yok.”
 Dorothy Parker

Nathanael West’in 1939 yılında A Day of The Locust adıyla kaleme aldığı “Çekirgenin Günü” Everest Yayınları tarafından Emre Ağanoğlu’nun çevirisiyle aralık ayında Türkçeye kazandırıldı.

Roman, öykü, oyun yazarı ve senarist olarak tanıdığımız Nathanael West, bu romanında Büyük Buhran’ın etkisi altında Hollywood ve California’nın durumlarını yansıtıyor. Ve bu hikayede karşımıza başarısız bir ressam, maço bir kovboy, güzel ama yeteneksiz bir yıldız, saf bir taşralı, fahişeler ve horoz dövüşçüleri çıkıyor. Yani Çekirgenin Günü aslında parlak yıldızların ve şöhretlerin diyarı Hollywood’da kaybeden bir grup insanın yozlaşmış, umutsuz karakterlerini ve onların yaşam mücadelelerini anlatıyor.

1975 yılında aynı isimle sinemaya uyarlanan romanın görsel sanatlara tek katkısı bununla sınırlı değil. Aynı zamanda kitabın en unutulmaz karakteri, The Simpsons’ın Homer Simpson’ına da isim babası.

Jonathan Lethem tarafından güneşin altında parlayan Polaroid bir fotoğrafa benzetilen roman sade ancak bir o kadar da sert kullanılmış diliyle gerçeklikle alay edişi, kendi ürettiği vahşetin şiddeti altında ezilen dünyanın ve hayatların tasvirleri, sahtelik kavramına eğilişiyle kendi zamanının çok ötesine geçiyor.

1939 yılında Raymond Chandler’ın Büyük Uyku’su ve John Fante’nin Toza Sor’uyla aynı yıl yayınlanan Çekirgenin Günü bu diğer iki yapıtla birlikte Hollywood’u bugün dahi en iyi yansıtan başyapıtlardan kabul ediliyor. Öyle ki, Modern Library’nin 1998 yılında yaptığı araştırma gore 20.yy.’ın en iyi yüz romanı arasında yer alırken TIME dergisi tarafından İngilizce yazılmış en iyi romanlar arasında gösteriliyor.


Aralık 2017 VitriniDino Buzzatti – Yedi Ulak

“Gelecek kuşaklar tarafından asla unutulmayacak isimler vardır. Ve bu isimlerden biri elbette Dino Buzzati’dir.”

Jorge Luis Borges

Tatar Çölü romanı ile edebiyatın kilometre taşları arasına yerleşen Dino Buzzati’nin yeni hikâye kitabı “Yedi Ulak” aralık ayında Türk edebiyatına kazandırıldı.

İtalyan edebiyatının Kafka’sı olarak yorumlanan ve birçok yönden Kafka ile benzerliği konuşulan Buzzati, kendi öykülerinden derlediği ilk seçkisi Yedi Ulak ile raflardaki yerlerini aldı. Delidolu Yayınları etiketiyle Türk okurlarla buluşan eser, yazarın mizahi üslubu ile oluşturduğu öyküleri bir araya getirmektedir.

1942 yılında kaleme alınan, yalın ve sembollerle örülü on dokuz öyküden oluşan kitap, sıradan insanların dünyasını anlatırken yabancılaşma, bürokrasi, melankoli gibi kavramları da ele alıyor.

Buzzatti’nin mizahi kaleminden çıkan on dokuz öyküde okuyucu, bireyin çağlar boyu süren ahmaklığı ile yüzleşirken hayatını sorgulama imkânı da yakalamaktadır.

Can Yayınları tarafından önceki yıllarda basılan “Tanrıyı Gören Köpek” eserinde yer alan “Yedi Ulak” öyküsü bu kez seçkinin adı olarak Özge Parlak Temel’in çevirmenliğinde, Şirin Tetik’in editörlüğünde aralık ayının öne çıkan kitapları arasında yer almaktadır.


Aralık 2017 VitriniYou can’t always get what you want
But if you try sometimes you might find
You get what you need*

Her zaman alamazsın istediğini / Ama çabalarsan, bazen, bulabilirsin / İhtiyacın olan şeyi

ROLLING STONES

Islak Balık – Volker Kutscher / Gereon Rath’ın İlk Vakası

İletişim Yayınları aralık ayında polisiye edebiyatın önemli kalemi Volker Kutscher’in 2007 yılında yazdığı kitabı Türk okurlarla buluşturuyor.

Alman dili ve edebiyatı, felsefe ve tarih üzerine eğitimini tamamlayan çok yönlü yazar, Islak Balık romanında Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Imanya’da kurulan Weimar Cumhuriyeti’nin çöküşünü ve yaklaşan Nazi iktidarını polisiye atmosfer kurgusunda biz okurlara ulaştırıyor.

Eserin başkahramanı Komiser Rath, cinayet şubeden ahlak şubeye sürülmesinin ardından peşinden koşabileceği gerçek “olaylar” aramaktadır. Ahlak masasında genellikle gece hayatının pis işleriyle meşgul olmakta ve bundan ziyadesiyle rahatsızlık duymaktadır. Ancak karşılaştığı bir cinayet yaşamının seyrini değiştirir. Yaklaşan Nazi iktidarı sokaklarda ölüm kalım savaşını başlatır, Naziler adeta sokaklarda komünistleri avlamaktadır.

Romanda siyasi ve polisiye süreç, Kutscher’in çok yönlü öğrenimi sayesinde bütün detaylarıyla sunulmaktadır.

Seri olarak yayımlanacağı belli olan eserde Komiser Rath’in cinayeti çözme serüvenine Buda lakaplı cinayet masası şefi Gennat, sıra dışı polis sekreteri Charlotte gibi birçok orijinal ve eserin kurgusunu sağlamlaştıran karakter eşlik etmektedir.

Çevirmenliğini Cem Sey’in gerçekleştirdiği eserin dizi yayın yönetmenliğini Murat Belge, yayına hazırlama sürecini de Tanıl Bora üstlenmiştir.

Polisiye ve tarihin iç içe geçtiği eserle buluşma zamanı…


Aralık 2017 VitriniAralık 2017 VitriniAralık 2017 Vitrini

Judith Kerr – Dombili

Nazi döneminde ailesiyle Almanya’dan kaçmak zorunda kalarak önce İsviçre’ye, ardında da Fransa ve İngiltere’ye göç eden bir çocukluğun izleriyle yaşayamadığı çocukluğuna adeta selam gönderen Judith Kerr’in eserlerini tanıtacağız size.

Dünyada modern çocuk klasiklerinden “Çaya Gelen Kaplan” kitabının yazar ve çizeri olarak tanınan Judith Kerr’in Dombili serisi hep kitap aracılığıyla ilk kez Türkçeye aktarıldı.

Yine Kerr’in hem yazıp hem de resimlediği ve 1970 yılından bu yana aralıksız yayımlanan resimli çocuk kitabı serisi Dombili, aralık ayı itibarıyla Türk okurlarla buluşmaya başladı. Şu an için dizinin üç kitabı “Unutkan Kedi Dombili” , “Dombili ve Tavşancık”, “Dombili Yeni Yılı Kutluyor” raflarda yerini aldı.

Peki Dombili kimdir ve bu seride okuyucuyu neler beklemektedir?

Dombili, Thomas ailesinin kedisidir. Okur, serinin her kitabında Dombili’nin bambaşka maceraları ile karşılaşır. Dombili, aslında yazarın kendi kedisinden yola çıkarak oluşturduğu bir kurgudur. Nitekim Thomas ailesinin ismi de kocasının ilk adından gelmektedir.

Judith Kerr, Unutkan Kedi Dombili kitabında Thomas ailesinin sabrını bir hayli zorlamaktadır. Eve nasıl gireceğini dahi unutan Dombili’nin unutkanlığının bir gece Thomas ailesinin işine yarama serüveni akıcı bir üslup ile sunulur.

Dombili ve Tavşancık kitabında ise bir tavşancığın hediye olarak Dombili’ye gelmesi üzerine bir kurgu karşılar biz okuyucuları. En sevdiği oyuncağı tavşancığın kaybolması üzerine de Dombili ortadan kaybolur. Peki Dombili nerededir? Cevabı kitabın büyülü sayfalarında…

Ve serinin şimdilik son kitabı Dombili Yeni Yılı Kutluyor kitabında ise yazar, Dombili’nin evdeki hazırlıklar karşısındaki huzursuzluğunu sunmaktadır.

Bu üç eseri İngilizce aslından Berrak İdiman çevirmiştir.

Önümüzdeki aylarda serinin diğer kitapları yine hep kitap etiketiyle minik okuyucularla buluşmaya devam edecek.


Aralık 2017 VitriniTunca Arslan- Eleştirmenleri Vurun Sinemanın Lanetlileri

Aralık ayında Kırmızı Kedi Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluşan “Eleştirmenleri Vurun Sinemanın Lanetlileri” kitabı sinema eleştirmeni Tunca Arslan’ın imzasını taşıyor. Tunca Arslan, örnekler üzerinden dünya ve Türk sinemasının bitmeyen kavgalarını konu ediniyor.

Sinema tarihinden çok sayıda isme, eleştirmene ve bakış açılarına yer verilen eserde eleştirmen ile sinema dünyası arasındaki gerilimli ilişkinin nedenlerine ışık tutuyor. Sinema eleştirmeni kimliği ile deneyimlerinden yola çıkarak yazar tüm meslektaşları adına bu kitabında adeta eleştirilmeyi bilmeyenlerle hesaplaşıyor.

Tunca Arslan kitabında Tanju Gürsu, Fikret Hakan, Erden Kıral, Ali Özgentürk, Şerif Gören, Sinan Çetin, Fatih Altaylı, Hıncal Uluç, Mustafa Altıoklar, Okan Bayülgen, Mahsun Kırmızgül, Engin Altan Düzyatan gibi çok geniş yelpazede kişiye ve sinema tarihinin pek çok bilinmeyen olayına değiniyor.

Okuyucular kitap aracılığıyla “Erden Kıral, filmlerinin çalıntı olduğunu söyleyen eleştirmenleri nasıl tehdit etti?” , “Engin Altan Düzyatan neden ‘Onları daha da aşağılamak istiyorum,’ dedi?” , “Sinan Çetin hangi eleştirmenlere el, kol ve bacak hareketleriyle karşılık verdi?” gibi birçok sorunun cevabına ulaşacak.

Yorum yap

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen adınızı buraya girin