Çağdaş sanatın yeni mekânı ARTER 13 Eylül’de açılıyor

2015’te inşaatı başlayan ve merakla beklenen Koç Vakfı’nın girişimi Arter, 13 Eylül’de kapılarını açıyor.

Bugün gerçekleşen basın toplantısında Arter Kurucu Direktörü Melih Fereli’nin yanı sıra Vehbi Koç Vakfı Genel Müdürü Erdal Yıldırım ve Arter Başküratörü Emre Baykal yeni Arter’i anlattı.

Yedi tane açılış sergisinin yer aldığı Arter’in sergilerine 2 Ocak 2020’ye kadar girişler ücretsiz olacak. Öte yandan 24 yaş ve altı gençler sergileri her zaman ücretsiz ziyaret edebilecek.

Altı kata yayılan, altı galeri ve teras ile birlikte yaklaşık 4 bin metrekarelik sergileme alanına sahip Arter, aynı zamanda sahne sanatları, klasik, çağdaş ve elektronik müzik, film, performans sanatı ve dijital sanatlar gibi pek çok disiplindeki üretime ev sahipliği yapacak.

Koç: Cesur adımlara şimdi daha çok ihtiyacımız var

Melih Fereli, Dolapdere’deki yeni mekanda hem sanat hem de ekonomi gazetecilerini “Mahallemize hoş geldiniz, Dolapdere’ye hoş geldihiz” diyerek karşıladı ve ilk olarak toplantıya katılamayan Ömer Koç’un mesajını okudu. Koç mesajında şu ifadelere yer verdi: “Çocuklarımızı yaratıcı düşüncenin sorgulama beceresinin benzersiz dinamikleriyle donatmalı; yetişkinlerin de sanata erişim ve katılım hakkını yaygınlaştırmalıyız. Felsefemizin temelinde, ekonomik büyümeyi toplumsal gelişmeyle bir bütün olarak bir bakış açısı yatıyor. Daha iyi bir gelecek istiyorsak yaratıcılığa yeni fikirlere ve cesur adımlara şimdi her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.”

Fereli: Bir keşfetme alanı

Arter’in İstiklal Caddesi Meymenet Han’da küçük bir proje olarak başlayarak bugün büyüyerek Dolapdere’deki mekanına geldiğini belirten Fereli ise sözlerini şöyle sürdürdü:

“Arter, yeni binasında yeniden açılırken günümüz sanatını tüm boyutlarıyla geniş kitlelerle buluşturmayı misyon ediniyor ve her şeyden önce sanatın tüm disiplinlerini kapsayacak programıyla herkes için erişilebilir olmayı hedefliyor. Arter tabi ki değişecek ve bu sırada iddialı bir şekilde ortamı ve değişimi de değiştirecek. Biz burada bir keşfetme alanı yaratmak istiyoruz, mekanın tasarımı da fonksiyonel olarak birbirleriyle ilişkili oldu. Mahalleye sırtını dönmeyen, mahalleliyi davet eden bir anlayışla yapı oluştu.”

Baykal: Koleksiyonda 1300 eser var

Emre Baykal ise Arter koleksiyonunda bin 300 eser olduğunu hatırlatarak sergiler hakkında bilgi verdi. Açılış sergilerinin ağırlık noktası da bu koleksiyondan oluşuyor. Baykal da programlarını besleyen önemli noktanın koleksiyonlardan oluşacağını belirtti. İstiklal Caddesi’ndeki ilk Arter’in deneyimleme, öğrenme ve daha büyük bir projeye hazırlık olduğunu aktaran Baykal, iki yeni yayın dizisini de hayata geçireceklerini söyledi.

Fereli öte yandan mimariye saygılı bir yaklaşım sergilediklerini aktardı:

“Her gördüğümüz duvara eser asmadan, her gördüğümüz mekana bir eser yerleştirmeden, boşlukla doluluk arasındaki o güzel dengeyi sağladık. Grimshaw Mimarlık’ın yarattığı yapıyı lezzetli bir şekilde tanıyalım fırsatı verelim istedik ziyaretçilere.”

Fereli: 80’lerde yapılan eserleri bugün sergilemek aslında cüretkar bir tavır

Altan Gürman ve Ayşe Erkmen’in de açılış sergilerinde yer aldığını hatırlatan Fereli, 1970 ve 80’lerdeki cüretkâr ve cesur üretimleri işaret ederek şunları söyledi:

“Türkiye’de pek çok sanatçı kullandığı dil nedeniyle anlaşılamamış olmasından kaynaklı küstü ya da başka yerlere gitti. Buradaki üretimin bir bellek şeklinde toplanabilmesi için ciddi sorunlar yaşandı. Bazı arkadaşlar neredeyse taşlandılar ‘Bu sanat mıdır?’ denilerek. Etnisite, milliyetleri üzerinden de eleştirilenler oldu. Bu bellek uzun süre ihmal edildi. Bizim koleksiyonumuzda yapmaya çalıştığımız sanatsal üretime de mutlaka yansıdı. Burada önemli sanat tarihsel yazına önemli bir katkı sunacağımızı düşünüyorum. Önümüzdeki nesillerin görebilmesi, Türkiye’de bir zamanlar, 1980-70’lerde bu kadar cüretkâr bir sanatsal üretimin olduğunu görmeleri adına önemli. Bu beni heyecanlandırıyor.

“Tabi ki öyle bir dönemden geçiyoruz ki 80’lerde yapılan eserleri bugün sergilemek aslında cüretkar bir tavır halini aldı. Artistik, alt yapısıal vizyonumuz aslında sanat üretiminde engellerin aşılabilmesi, özgürce ifade edilebilmesi üzerine bir altyapı hazırlamak niyetimiz bir yandan.”

“Dolapdere’yi dönüştürelim diye bir niyetimiz yok”

“Dolapdere İETT’nin pek rağbet etmediği bir bölge. Burada bulunan mahalle sayısının yetersiz olduğu cevabını aldık” diyor Fereli ve bu nedenle müze olarak servis hizmetinin de olacağını belirtiyor.
Dolapdere’yi dönüştürmek ya da mahalleyi dahil etmek noktasında ise Fereli, “Biz gidelim Dolapdere’yi dönüştürelim diye bir misyonumuz yoktu” diyor.

“Kent merkezine bu kadar yakın olup da bu kadar ihmal edilmiş bir bölge olan buranın üstüne gidelim dedik. Bunda tabi ki Koç ailesine ait olan buradaki eski yapının da etkisi oldu. Dolapdere böyle gündeme geldi. Bu kararımız açıkladıktan hemen sonra Dolapdere mercek altına alındı. Şahsen Irmak Caddesi’ndeki dönüşüm benim arzu ettiğim bir dönüşüm değil. Öncesinde bizim yer aldığımız Yenişehir ve Bülbül mahallelerinde muhtarlar ve aile gruplarıyla yaptığımız görüşmelerde, ayaklarına ne geliyor ayrıntılı anlattık. Mektuplar yazdık, çağrı merkezleri açtık. Ekip arkadaşlarım da sahaya dağıldılar. Sosyolojik ve ekonomik anlamda neler olabileceğine dair. Burada dönüştürdüklerini iddia eden ama hoyrat bir şekilde rant mekanizmasını işleten büyük inşaat şirketlerinin bina dikmesini biz engelleyemezdik.”

Mahalleli için Komşu Kart uygulaması

Baykal ise bu tür projelerin çok hızlı yapıldığında hedeflerine ulaşmadığını belirterek bölgede yeni olduklarını söyledi ve şunları söyledi: “Baştan bazı projeleri empoze etmek yerine, birlikte projeler geliştirmeyi daha doğru buluyoruz.”

İletişim ekibinden İlkay Baliç ise bölge ile ilgili neler yaptıklarını şöyle anlattı:

“YaDa Vakfı bizim için bire bir görüşmeler yaptı mahalleliyle. Mahallelinin bizim buraya gelişimizle ilgili beklenti ve kaygı profilini çıkardı. Biz buraya iyi bir komşu olarak geleceğimizi düşündük.”

Baliç mahalleli için Komşu Kart projesini hayata geçireceklerini söyledi. Kartla bölgede yaşayan ve çalışan herkes müzeyi ücretsiz ziyaret edecek, sergileri, atölyeleri ziyaret edebilecek. Perşembe günleri ise ücretsiz öğle buluşmalarında sanatçılarla bir araya gelinebilecek.

Açılış programındaki yedi sergi:

  • Emre Baykal ve Eda Berkmen küratörlüğünde Arter Koleksiyonu’ndan oluşturulan “Saat Kaç?” başlıklı sergi, bellek, zaman ve mekân kavramları etrafında şekilleniyor.
  • Küratörlüğünü Selen Ansen‘in yaptığı “Kelimeler Pek Gereksiz” başlıklı koleksiyon grup sergisi, jest, kalıntı ve iz temaları etrafında kurgulanıyor.
  • Altan Gürman retrospektif sergisi, 1976 yılında hayatını kaybeden sanatçının tüm üretimini bir araya getiriyor.
  • Ayşe Erkmen‘in Arter’in açılış programında yer alan sergisi “Beyazımtırak”, sanatçının 1970’lerden bu yana gerçekleştirdiği sanatsal üretim içinden retrospektif bir anlayışla seçilenlerle birlikte, bu sergi için özel olarak tasarlayıp ürettiği yeni işleri bir araya getiriyor.
  • Rosa Barba‘nın “Gizli Konferans” başlıklı yerleştirmesi sanatçının 2010–2015 yılları arasında müze depolarında çektiği üç filmden oluşuyor.
  • İnci Furni‘nin “Bir An İçin Durdu” başlıklı kişisel sergisi, sanatçının bu sergi için ürettiği yeni işlerini bir araya getiriyor.
  • Céleste Boursier-Mougenot‘nun “offroad, v.2” başlıklı yerleştirmesi, dışarıdaki rüzgârın hızı ve yönüyle etkileşim içinde hareket eden üç adet kuyruklu piyanodan oluşuyor.

Kaynak:Ayşegül Özbek / BİA Haber Merkezi

Yorum yap

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen adınızı buraya girin
Captcha verification failed!
Captcha kullanıcı puanı başarısız oldu. lütfen bizimle iletişime geçin!