Tarihi eşsiz üslubuyla yorumlayıp, çarpıcı kitapların yazarı olarak bilinen Latin Amerikalı Eduardo Galeano, bu kez Arjantinli Nadia Fink’in Eduardo Galeano isimli kitabıyla Notabene yayınlarından çıkarak çocuklarla buluşuyor.
Latin Amerika’nın Kesik Damarları kitabıyla dünyaya sesini kuvvetlice duyuran Galeano, hemen her kitabında bahsettiği çocuk haklarının da en ateşli savunucularından biriydi. Çocuklar için yazdığı kitap Papağanın Diriliş Öyküsü 2010 yılında Nesin yayınevinden çıkmıştı.
Julio Cortázar, Che Guevara, Alfonsina Storni ise Nadia Fink’in kitaplarında yazarak çocuklarla tanıştırdığı diğer önemli isimlerden.
Nadia Fink’i ise Anti-Prensesler serisinden tanıyoruz. Latin Amerika tarihine mücadelesi, sanatı, müziği ve edebiyatıyla iz bırakmış önemli kadınları çocukların sonsuz hayal dünyasıyla buluşturup ilham veren serinin şimdilik iki parçası yine aynı yayınevi Notabene’den çıkarak Türkçeye kazandırılmıştı.
Nadia Fink, Anti-prensesler fikrinin nasıl ortaya çıktığını şöyle anlatıyor:
“Fikir, Latin Amerikalı kadınların hikâyelerini çocukların anlayabileceği dile çevirirken ve Frida Kahlo üzerine çalışırken ortaya çıktı. Aslında amaç, tipik prenses algısının karşısında durmanın yanında, bu prenseslerin genelde Avrupalı, bize uzak bir kültür oluşunun farkındalığıyla, çocuklarımıza kendi gerçek hikâyelerimizi anlatma arzusuydu. Bunu yaparken, kurgulanmış birer anti-prenses yaratmaktansa, Latin Amerikalı kadınların hikâyelerini anlatmak istedik.”
Serinin Türkçeye çevrilen iki kitabından biri çocukları Violeta Parra, diğeri ise Frida Kahlo ile tanıştırıyor.
Şili doğumlu müzisyen Violeta Parra, (1917-1967) ülkesindeki ‘Nueva Canción’ (Yeni Şarkı) akımının kurucusu olarak bilinir. Şili’nin eski folk şarkıları üzerine önemli çalışmalar yapan, onları unutulmaktan ve kaybolmaktan kurtaran, müziğiyle şairlere bile ilham veren, sanatın diğer dallarıyla da yakından ilgili, üretken bir kadın olmuştur. Çalmayı kendi kendine öğrendiği gitarı, Violeta Parra ile akla gelen imgede ilk belirendir.
Meksikalı ressam Frida Kahlo (1907-1954) ise sadece sanatıyla değil, sanatının en güçlü ilham kaynağı olan yaşamıyla da konuşulan bir kadın. Sanatçı olmasının yanında devrimci yanıyla da bilinen Diego Rivera ile yaşadığı tutkulu aşkı, tıpkı hayatının keskin dönemeçlerini yansıttığı gibi yansıtmıştır otoportrelerine. Onun eserleri ‘sürrealist’ olarak değerlendirilse de ressam bunu, “ben kendi gerçeğimi çiziyorum” sözleriyle reddetmiştir. Pablo Picasso’nun “biz onun gibi insan yüzleri çizmeyi bilmiyoruz” diye söz ettiği Frida Kahlo, anlatılmaya ve bilmeye değer yaşamıyla 2002 yılında beyaz perdeye de aktarılmıştır. Nadia Fink’in çocuklar için yazdığı kitabın yanı sıra Frida Kahlo’yu anlatan pek çok farklı kitap bulunmaktadır.
