FİLM HAKKINDA:
Düşük bütçeli District 9 ile tanınan yönetmen Neill Blomkamp’ın yeni projesi yine uzak gelecekte, 2154 yılında geçiyor ve yine uzayla yakın temas halinde ilerliyor. Bu seferki görev ise çoktan çökmüş olan dünyayı ve beraberinde insanlığı, daha temiz bir dünyaya taşımak.
Tıpkı Prometheus’u çağrıştırırcasına, Yunan mitolojisine göndermeler içeren Elysium’da, 2154 yılında dünyada hala varlığını sürdürebilen yegâne iki sınıfın çatışması temel alınmakta. Elysium’un varsıl ve şanslı “egemenleri” teknoloji alanında üst düzey bir gelişim gösteren gezegenlerinde lüks içerisinde yaşarken; “çürümüş dünya”da geri kalan kalabalık insan topluluğu tedavi ihtiyaçları için bile Elysium’a ihtiyaç duymaktadır. Ancak iki gezegen arasında yapılan anlaşmalar gereğince Elysium’a girmeleri kesin suretle yasaktır. Ta ki Elysium’a gitmekten başka çaresi kalmayan Max isimli sıradan bir adam çıkana dek…
“Büyülü-Gerçekçi” tonlardaki temasıyla, 2154 yılının atmosferine dair, futuristik bir sınıf-çatışması filmi olarak Elysium, özellikle bilimkurgu hayranlarına hitap ediyor.
FİLMİN KISA ÖZETİ:
Yıl 2154’tür. Dünya yanmış, yıkılmış ve hastalıklar her yerde kol gezmektedir. Ülkelerin güvenliğini robotlar sağlamaktadır. Güvenlik önlemleri çok sert ve yıkıcıdır. Suç ve şiddet her yeri kaplamıştır. Dünyaya alternatif olarak uzayda “Elysium” adında yeni bir yurt inşa edilmiştir. Burada tabi ki zenginler, elit tabakadan insanlar oturmaktadır. Orada yaşamak aynı zamanda hiçbir zaman hasta olmamayı ve ölümsüzlüğü de insanlara armağan eder. Çünkü “Elsyium” vatandaşlarının evlerinde insanların her hastalığını iyileştiren bir makine vardır. Diğer taraftan dünyada insanlar hem maddi sıkıntılar çekmekte hem de karşılaştıkları sağlık sorunlarını kolayca çözememektedir.
Böyle bir dünyada Max (Matt Damon) bir robot üretim fabrikasında çalışmaktadır. Bir gün Max, iş yerinde çalışırken kaza geçirir ve yoğun miktarda bir gaza mahrum kalır. Ölümüne beş gün vardır. “Elysium” onun tek kurtuluş reçetesidir ama “Elysium”a dünyalıların girmesi yasaktır. Kaçak yollardan Elysium’a girmeye çalışan bir grup vardır ki Max onları bulur. Nihayetinde aralarında sıkı bir pazarlık olur ve Max ve diğer grup anlaşır. Yalnız her şey iki tarafın da istediği gibi gitmez. Max, robotların ve “Elysium” için çalışan Kruger’ın elinden zor kurtulur. Bu kaçış sonucunda Max, çocukluk aşkını bulur. Max’in çocukluk aşkının da kızı hastadır ve onun da “Elysium”a gitmesi gerekir. Max, çocukluk aşkının yanından ayrıldığında Kruger, Max’in çocukluk aşkını bulur ve onları “Elysium”a götürür. Max’de “Elysium”a gider. Tüm insanların kurtulması için Max kendini feda eder ve tüm dünya insanları da “Elysium” vatandaşı olur sonuç olarak herkes aynı standartlara ulaşır.
FELSEFİ AÇIDAN:
Bana göre bu film gerek içeriği, gerek konusu ve olay örgüsü bakımından J. Bentham ve J.S. Mill’in Faydacı Ahlak (Utilitarizm) görüşleriyle ele alınabilir bir hal kazanmış. Biraz faydacı ahlaktan bahsedelim. Nedir? Nereden gelir?
Utilitarizm veyahut Faydacı ahlak diye tahayyül edeceğimiz epistemolojik yargı aslında her birimizin aşina olduğu hatta bazen kendi yaşamlarımızda dahi kullandığımız temellere dayanan bir felsefi görüştür. Bu görüş ilk olarak, bilinen filozoflardan J. Bentham tarafından “İnsan eylemlerinin amacı mutluluktur. Çünkü insan doğası gereği acıdan kaçarak hazza ulaşmayı ister ve bu haz onu mutlu kılar. İnsanın mutluluğu çevresindeki insanların mutluluğuyla ilgilidir. Çünkü insan sadece kendi eylemlerinin etkisi altında değildir, bir arada yaşadığı insanların eylemlerinin de etkisi altındadır.
Bu nedenle insanı mutluluğa götürecek en yüce haz “olabildiğince çok sayıda insana en çok fayda sağlayan hazdır.” Yani buradaki haz toplumun faydası ön planda düşünülerek seçilirse bizi mutluluğa götürür.” şeklinde açıklanmıştır. Daha sonra J.S. Mill: İnsan eylemlerinin amacı mutluluktur. Mutluluk yarar ile elde edilebilir. “Herkes kendi yararı ile başkalarının yararı arasında uyum kurmalıdır. O halde, “yalnız tek insan için değil, herkes için yararlı (iyi) olanın gerçekleştirilmesi gerekir.” Herkes için iyi olanı yapmak insanı mutluluğa götürür. İşte bu noktada haz bireysel olmaktan çıkıp evrensel bir yasaya dönüşür.” diyerek Bentham’ı destekler nitelikte ilerlemiştir.
Filmi incelediğimizde öznemizin (Max) başta sadece kendisi için yaşadığını varsaysak dahi çocukluk yıllarından ve yüksek dozda radyasyona maruz kalmasından sonraki dönemlerden itibaren çocukluk aşkı Freya, onun kızı, arkadaşları ve hatta Dünya vatandaşları için eşit ve çoğunluğun kazancına yönelik hareketlerde bulunması, çoğunluğun iyiliğini hedefleyen adımlar atması bize bu felsefi görüşün filmle olan bağını gösteriyor. Örneklerle bu düşünce ve film arası bağı açıklamak gerekirse hiç beklemeden filmin sonunu ele alalım derim.
Hastalıkları iyileştiren hatta parçalara ayrılmış olan bir ajanın kafasını yeniden yapılandıran bir makineden bahsediyoruz. Sıfırlanan Elysium belleği ile dünya vatandaşlarının Elysium’da legalleştirilmesi üzerine bu makinelerin Dünya’ya gönderilmesi, nerede yaşadığı önemsiz olmakla tüm insanların eşit sayılması ve zengin fakir ayrımının ortadan kalkıp insanoğlunun tek bir vücut olarak görülmesini, ayrımcılıktan uzak, bir bütün halinde, topyekün olarak; faydayı amaçlaması ve hayat şartlarının herkes için en iyi seviyeye ulaştırılmasını örnek verebiliriz.
Bu filmi her ne kadar zengin ve fakir arasındaki uçurumu açıklamak için seçtiysem de bunu yapmadım, yapamadım. Nedeni ne mi? Çünkü bu filmde bundan fazlası var.
Az önce bahsettiğim Utilitarizm düşüncesini anlatırken kimileriniz bana hak vermiş olabilir, belki bazılarınız saçmaladığımı düşünür fakat felsefede önemli olan yanıtlar değildir. Şimdi yorumumu biraz daha genişletmek istiyorum.Dünya vatandaşları ile Elysium vatandaşlarını iki farklı çoğunluk sayarsak sizce Dış Savunma Bakanı (Secretary Rhodes) nasıl davrandı? Bana göre bu durumda Rhodes sadece kendi toplumu, kendi çoğunluğu için Utilitarist yaklaşımlar sergiledi. Onu suçlayabilir miyiz?
Tek bildiğimiz, hayat uzayda metalden ve zenginlerden oluşan bir yaşam olsa nasıl olur da millerce uzaktaki bir gezegendeki yaşam organizmalarını sırf bize benziyor diye biz kabul edebiliriz? Bizim gibi düşünebiliyorlar mı? Ve belki de, Rhodes hatta Elysium’da yaşayan her kişi için en önemli soru “zenginler mi?”
İşte zengin-fakir arasındaki uçurum yerine iki taraflı faydacı ahlakı ele almamın sebebi bu. Çünkü durum bize; olay zenginlere ve fakirlere, iyilere ve kötülere gelene kadar çok farklı düşünceler sunuyor. Benim yegane amacım sizlere bu sıradaki düşüncelerden hangisiyle filme baktığımı kavratmaktan başka bir şey değil.
Şimdi dönelim filme, faydacı ahlakı sizlere açıkladığımı-iki tarafı da sizlere gösterdiğimi umuyorum, ne yapardınız? Konjonktür olarak sayabileceğimiz bir olgu yok, sadece iki taraf ve ortada siz! Bu bağlamda kendimin ne yapacağını söylersem umuyorum ki bana darılmazsınız. Belki çoğumuzun henüz kendine itiraf edemediği gibi ben hastalık yerine sağlığı, ölüm yerine yaşamı, toz ve bulut yerine güneş ve havayı tercih ederim. Bunun neresi yanlış? Olay bir anda şuraya geliyor aslında “Ben kendi iyiliğimi istiyorum, başkalarının kötülüğünü değil.”
Son olarak ben dahil çoğumuzu yapısöküme uğratan diyaloğu gözler önüne sermek istiyorum:
President Patel: Dün 15.00 da iki mekiği vurarak 46 sivili öldürdünüz. Sizin göreviniz kaçakları sessizce halletmek.
Secretary Rhodes: Bunun farkındayım. Lütfen söyler misiniz Başkan Patel, çocuklarınız var mı?
President Patel: Burada sorgulanan ben değilim.
Secretary Rhodes: Hm, o halde olmadığını varsayıyorum. Belki de çocuğunuz olsaydı inanın bana bu yaşam alanının ömrüne daha yardımcı olacak şekilde davranırınız. Benim gibi düşünmenin ve benim gibi yapmanın rağbet görmediğini anlayabiliyorum. Evet bunu çok iyi anlıyorum ama sizin ya da çocuklarınızın, çocuklarınızın çocuklarının evine geldiklerinde onları uzak tutacak şey halkla ilişkiler çalışmaları veya kampanya vaatleri olmayacak. Ben olacağım.
Şimdi ne düşünüyorsunuz? Faydacı ahlak sizce toplum için mi vardır? Yoksa aralarına uzay boşluğu girmiş iki farklı toplum iki farklı faydacı ahlak yaklaşımı izleyebilir mi?
Bu konuda ne yazık ki sadece faydacı ahlak görüşüne katıldığımı söyleyebilirim fakat taraf veya fikir belirtemem. Fikirlerimiz ziyadesiyle değişir, yani taraflarımız da…
Yazan: Eren Cihan Gülsoy, 11. Sınıf, 16 Yaş
Kaynakça:
– beyazperde.com
– otekiyuz.com / elysium yeni cennet
– felsefe.gen.tr / felsefe akimlari/utilitarizm faydaci ahlak nedir ne demektir