Kimi roman kahramanları edebi sınırları aşarak başka sanat dallarına doğru da yolculuğa çıkabilir. Örneğin Drakula televizyon ve sinemada en fazla canlandırılan karakterdir. Cervantes’in ünlü karakteri Don Kişot ise romanlara, opera, bale, sinema ve tablolara esin kaynağı olmuş bir isimdir. Ama bugünkü konumuz bu seyahati gerçekleştirebilmiş bir şiir karakteri: Edgar Allan Poe’nun Kuzgun’u.
27 Mayıs 1875 günü Fransız şair Stéphane Mallarmé yakın arkadaşı ressam Édouard Manet’den bir not alır. Şöyle yazmıştır Manet bu notta: “Sevgili dostum, bu akşam saat beşte atölyeye gelip kopyalarını imzala lütfen”. Bu davetin konusu olan kopyalar Edgar Allan Poe’nun ünlü şiiri Kuzgun’un (The Raven) Fransızca baskısı Le Corbeau’dir. Şiir Fransızca’ya Charles Baudelaire tarafından daha önce çevrilmişti ancak Mallarmé bu işe bir kere daha girişmek istemiş ve Manet’ye de resmetmesini teklif etmişti.

Mallarmé ve Manet’nin arkadaşlığının başlangıç tarihi 30 Ekim 1873 olarak kabul edilir. O gün Mallarmé günlüğüne ressamın atölyesine gittiğini yazmış. Daha sonraki günlerde de şair, Lycée Fontanes’da verdiği İngilizce derslerinden sonra sanatçıyı Rue de Saint-Pétersbourg’daki atölyesinde ziyaret etmeye başlar. Modern sanatın öncülerinden kabul edilen Manet’nin atölyesi Paris sanat çevresinin buluşma noktalarından biridir. Émile Zola, Berthe Morisot, Edgar Degas, Pierre-Auguste Renoir atölyenin devamlı misafirlerindendir. 1876’da Manet, Mallarmé’nin bu atölyede bir portresini de yaptı. Şairin, Britanyalı meslektaşı Arthur O’Shaughnessy’e yazdığı mektupta “Manet benim ufak bir portrem üzerinde çalışıyor.” diye andığı tabloda Mallarmé, sevgisini bir şiirinde de anlattığı sigarasını içerken gündelik bir sohbetin içindeymiş gibidir. Portrenin arka planında Japon etkilerinin fark edilebileceği duvar kâğıdı Manet’nin Nana ve Nina de Callias tablolarında da görülebilir. Georges Bataille’ın bu portre hakkında “Sanat ve edebiyat tarihinde bu tablo sıradışıdır. İki büyük aklın arkadaşlığını yansıtır; bu tuvalin çerçevelediği alanda, insanlığı engelleyen kaygılara yer yoktur.” demiştir.
Bu portre yapıldığında Mallarmé 34, Manet ise 44 yaşındadır. Genç şair için Manet hem avangart bir yıldız hem de çok takdir ettiği Baudelaire’in yakın dostudur. Kimilerine göre ikili arasındaki ilişkide bir eşitsizlik vardı. Sanat eleştirmeni Thadée Natanson bu eşitsizliği şöyle anlatmıştı: “Bu dostlukta kendinden daha çok şey veren Mallarmé’dir. Manet’yi ziyaret etmek için Rue de Saint-Pétersbourg’a giden hep odur. Manet onu hiçbir zaman Rue de Rome’daki evinde ziyaret etmez. Ressam, yazdığı makaleler için şaire minnettardır ama bu minnet bir zamanlar Delacroix’nın Baudelaire’e duyduğu minnetten daha fazla değildir.” Bu tarz yorumların ne kadar doğru olduğu tartışmalı bir konu. Édouard Manet’nin ölümünün ardından eşi Suzanne, Mallarmé’ye bir mektubunda “sen onun en iyi arkadaşıydın, seni içtenlikle severdi” diye yazar. Dostlarının kedilerini resmetmek gibi bir alışkanlığı olan Manet’nin Mallarmé’nin kedisini de çizmesi aralarındaki yakınlığın bir göstergesi kabul edilebilir.

Kuzgun’a geçmeden evvel şunu da anlatmakta fayda var. Manet’nin Kuzgun için yaptığı çizimlerin tarihi 1875 olsa da ressamın Edgar Allan Poe’ya olan ilgisi 1860’ların başına kadar uzanır. O günlerde Manet, Poe’nun iki portresini yaptı. Baudelaire’in 1858-1862 yılları arasında Poe hakkında yazdığı makaleleri topladığı bir kitap planının olduğu yazışmalarından biliniyor. Hatta daha sonra bu planın büyüdüğü ve Amerikalı şair anısına bir kitap hazırlamak istediği de söylenenler arasındadır. Manet’nin de bu portreleri yakın dostu Baudelaire’in kitabı için çizdiği düşünülür. İlk portre yazarın 1848 yılında çekilmiş eski bir fotoğrafına dayanır. Resimde Poe genç ve romantik bir figür olarak görülür. Baudelaire Nadar’a yazdığı bir mektupta kitabının ön sayfasında basılacak Poe portresiyle ilgili hayalini de anlatır: “Poe’nun eserlerinde kullandığı simgelerle dolu çelengin içinde delice romantik bir portre”. Manet’nin yaptığı ikinci portrede Poe bir çelengin içine yerleştirilmiştir. Ancak bu resim Baudelaire’in “delice romantik bir portre” talebinin çok uzağındadır. Simgelerle dolu bir çelenk yerine basit bir çerçeveyle çevrelenmiştir. Aksi durum Manet’nin sanat anlayışına çok ters olurdu zaten.

Manet, Mallarmé‘nin Kuzgun’u için ise ilk sayfada görülebilecek kuzgun başı dışında dört çizim yaptı. Bu çizimlerden ilki şiirin ilk dizesini (“Ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin”) anlatır ve çok gerçekçi bir çizimdir. Şair masanın başında oturmaktadır. Bu resme dikkatli bakanlar Manet’ye özgü nüktedan tavrı kaçırmayacaktır. Ressama göre şiirde anlatılan şair bizzat Mallarmé’dir. Bu yüzden de sandalyenin üstüne şairin silindir şapkası ve bastonu yerleştirilmiştir.

İkinci çizimde kuzgunun odaya etkileyici girişi betimlenmiştir. Manet bu çizimde metinden bağımsız davranmış, içeri doğru açılan Fransız panjurlar, Paris’e özgü çatılar ve bacalar ile açık bir gökyüzü vardır. Oysa Poe’nun dizelerinde karanlık ve kasvetli bir gece yarısı anlatılmaktadır.


Üçüncü illüstrasyonda Manet metni birebir takip eder. Şiirde anlatılan büst, kuş, kapı, koltuk, kadife kaplı minder gibi öğelere ek olarak siyah fırça darbeleriyle şiirde geçen “sanki ağırlaştı hava, çınlayan adımlarıyla” dizesine vurgu yapılmıştır.

Son resimde gerçek ve soyut iç içe geçmiş gibidir. Boş sandalyeyi ve gölgeleri görürüz. Kapının çevresinde ise şeytani ruhlar var gibidir.
Kitabın 240 kopya olarak yayımlanan ilk baskısı büyük ilgi uyandırmadı. 1945 yılında basılan Stéphane Mallarmé’nin Bütün Eserleri kitabının editörleri Henri Mondor ve Georges Jean-Aubry’e göre Kuzgun’a olan ilgisizliğin sebebi kitabın çok büyük boyutlarda basılması, Manet’nin çizimlerinin dönemin okurlarınca tuhaf bulunması, Poe’nun şiirinin ressamın çizimlerinden bile daha tuhaf bulunması ve o günlerde Mallarmé’nin tanınmayan bir isim olmasıydı.

Mallarmé, bu 240 kopyadan birini imzalayarak M. O’Shaughnessy’e hediye etmişti. Bu kopyaya M. O’Shaughnessy’den sonra sahip olan Ön Raffaelocu ressam Dante Gabriel Rossetti 1881’de yazdığı bir mektupta kitabı ve Manet’yi şöyle anar: “Bu arada O’Shaughnessy’nin bana yadigârı ise, muhtemelen gelmiş geçmiş en büyük ve kibirli göt olan Manet isimli o aptal Fransız’ın Kuzgun için yaptığı taşbaskı taslaklarından ibaret koca bir folyoydu. Bunun bir kopyası tüm akıl hastanelerindeki melankolik depresyon koğuşlarına konmalı. Buna bakıp da kahkahayı basmamak mümkün değil.” Rossetti’yi, Manet ve Manet’nin çizimleri konusunda bu kadar sinirlendiren şey, kendisinin ilk kez 1845 yılında yayımlanan şiirden etkilenerek henüz 1846’da yaptığı çizimlerin Manet’nin çizimlerinden çok farklı olmasıydı muhtemelen. Rossetti’nin Kuzgun resimleri başka bir yazının konusu olsun diyelim ve “sanatçının yine de fazlasıyla iddialı ve saldırgan cümlelerini 21. yüzyıl sanatseverleri nasıl değerlendirir?” sorusunu bir ödev olarak kabul ederek yazımıza devam edelim.
Manet ve Mallarmé daha sonraki yıllarda bir Poe ortaklığına daha giriştiler. Manet 1881 yazında, şairin Poe şiirleri çevirisinden oluşan ve ilk baskısı 1877 yılında yapılmış kitabı için illüstrasyonlar çizdi. Les poèmes d’Edgar Poe, 1888 yılında yeniden basıldı. Manet’nin çizimleri ise kitabın 1889 yılındaki baskısında yer aldı. Bu çizimlerden biri Poe’nun ünlü şiiri Annabel Lee’yi anlatan Sahilde Uzanmış Kadın’dır. Poe şiirde bir zamanlar bir deniz ülkesinde, şimdilerde ise şairin hatıralarında yaşayan Annabel Lee’yi anlatır. Manet, Annabel Lee’de de tıpkı Kuzgun’un ikinci illüstrasyonunda yaptığı gibi Paris’e özgü bir tasvir yaptı. Manet’nin çizimindeki Annabel, Kuzey Fransa sahillerinde vakit geçiren modern, genç, orta sınıf bir Parisli kadın gibidir.

Poe’nun Kuzgun’una kayıtsız kalmayan tek ressam Édouard Manet ve Manet’nin muhtemelen gelmiş geçmiş en büyük ve kibirli göt olduğunu düşünen Dante Gabriel Rossetti değildi. Gustave Doré, John Tenniel, James Carling gibi sanatçılar da Kuzgun’u resimlediler. Özellikle Doré’ninkilerin vakit ayırıp incelemeye değer olduğunu söyleyerek bu yazıyı bitirmek isterdim. Ama o zaman size Lou Reed’in 2003 yılında çıkardığı albümü The Raven’dan ve müzisyenin bu albüm için işbirliği yaptığı İtalyan sanatçı Lorenzo Mattotti’nin çizimlerinin de görülmeye değer olduğundan bahsetmemiş olacaktım. Artık söylediğime göre yazıyı gönül rahatlığıyla bitirebilirim.
Belki bir sonraki görüşmemizde ünlü ressamların Kuzgun çizimlerini karşılaştırırız. Kim bilir?
Ayrıca bakınız:
Ünlü ressamların çizdiği ünlü edebi eserlere ilgi duyan okurlara Eugène Delacroix’nın Faust, William Blake’in Kayıp Cennet, Pablo Picasso’nun Lysistrata, Salvador Dali’nin Alice Harikalar Diyarında ve Henri Matisse’in Ulysses çizimlerini incelemelerini tavsiye ederim.
Notlar:
Kuzgun şiirinde Ülkü Tamer’in, Annabel Lee şiirinde ise Melih Cevdet Anday’ın çevirdiği dizeler kullanılmıştır.