Karagöz ve Hacivat’a Yeni Yorum: Mahalle Baskını!

Karagöz ve Hacivata Yeni Yorum Mahalle Baskını

Yaşadığımız coğrafya, büyük bir kültürün ürünüdür. Topraklarında birçok ulusun kültürünü barındırmış, kendi kültüründen yeni kültürler doğurmuştur.

Tiyatro geleneğimiz de bu türe verilebilecek en güzel örneklerdendir.

Türk edebiyatı ve Türk tiyatrosu sözlü gelenekle doğmuş, sözlü gelenekle varlığını sürdürmüş ve modern hale gelene kadar da bu durumdan beslenmeye devam etmiştir.

Yaratılan tüm ürünler halkın ortak malıdır ve yörelere göre bu tür adeta nakış gibi işlenmiş, zenginleştirilmiştir.

Karagöz ve Hacivat’ın tarihçesine bakarsak da bu türün nasıl doğduğu hakkında halk bilimciler değişik fikirler ortaya koymuştur.

Başlangıç tarihi kesin bir tarihe dayandırılamasa da Karagöz ve Hacivat 17. yüzyılda son şeklini almıştır.

Halk bilimcilerin bir kısmı Karagöz ve Hacivat’ın tarihçesini Çin ve Moğollar’a bağlamaktadır. Türklerin Anadolu’ya göçerken bu kültürü de beraberinde getirdiğini, Orta Asya’da çadırlarda oynatıldığı için ‘Çadır Hayal’ olarak adlandırıldığını ve bizim kültürümüze geçerken de ‘Hayal’ olarak adlandırıldığını iddia etmişlerdir.

Halk bilimcilerin bir başka iddiası ise Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı ele geçirmesinden sonra Karagöz ve Hacivat oyununun bu kültürden Anadolu’ya geçmiş olduğudur. Hatta bu iddiaya göre Yavuz Sultan Selim, Memluk Sultanı Tomanbay’ın asılışının canlandırıldığı gölge oyunundan etkilendiği için bu kültürün Anadolu’da yerleşmesini istemiş, Mısır’dan sanatçılar getirmiş ve bizim sanatçıların yetişmesini sağlamıştır.

Bir başka görüş ise Karagöz’ün etkisinin görüldüğü tarihlerle Anadolu’ya çingenelerin geliş tarihlerinin uyması nedeniyle bu kültürün Hindistan’dan çingeneler aracılığıyla getirildiği yönündedir.

Bu kadar çok görüşün olma sebebi tamamen Karagöz ve Hacivat’ın yaşayıp yaşamadığının net olarak bilinmemesinden kaynaklanmaktadır.

Bir rivayete göre Karagöz ve Hacivat, Bursa’da Orhan Gazi Dönemi’nde yaşamış ve Orhan Camii’nin yapımında çalışmış iki inşaat işçisidir. Bu dili sivri iki inşaat işçisi, inşaattaki işçilerin de çalışmasını engellediği için Orhan Gazi tarafından idam edilmiştir. Çünkü cami mimari, inşaatın yapımına engel olarak Karagöz ve Hacivat’ı göstermiştir.

Şeyh Küşteri de bu dili sivri, zekâsı keskin iki kişiye haksızlık yapıldığını düşünmüş ve onları yaşatabilmek için bir gölge oyunu tasarlamıştır. Deve derisinden özel olarak yapılan ve boyanan figürler ışık yardımıyla perdeye yansıtılmış, böylece Karagöz ve Hacivat tanınmıştır.

Şeyh Küşteri, Karagöz ve Hacivat’ın yanına yan karakterler olarak zamanla Bolulu, Kastamonulu, Tuzsuz Deli Bekir, Ermeni, Kürt, Zenne, Çelebi gibi birçok karakter eklemiş, böylece hem oyuncu kadrosu hem de konu zenginleşmiştir.

Tamamen doğaçlama olarak doğan ve günümüze kadar gelen Karagöz ve Hacivat oyununu sergilemek için özel bir salona ihtiyaç duyulmamaktadır. Özel bir perdeye yansıtılan figürler ‘Hayalbaz’ adı verilen Karagöz oynatıcısı tarafından herhangi bir yerde oynatılabilmektedir.

Ramazan günlerinin de vazgeçilmez eğlencesi olarak fuar alanlarında sergilenen Karagöz ve Hacivat yaşatılmaya devam etmektedir.

2006 yılında Ezel Akay’ın yorumuyla beyaz perdeye aktarılan Karagöz ve Hacivat’ın hikayesi büyük ilgi görmüş, tiyatro geleneğimizin önemli değeri böylece 7’den 70’e birçok kişiye yeniden hatırlatılmıştır.

Karagöz ve Hacivata Yeni Yorum Mahalle BaskınıKaragöz ve Hacivat bu kez de usta oyuncu Toygun Ateş tarafından yeniden kaleme alınarak tiyatroseverlerle buluşuyor. “Mahalle Baskını” adıyla ilk kez Ramazan ayında perdelerini aralayan oyun, temmuz ayında da birçok şehirde açıkhava tiyatrolarında sahnelenmeye devam ediyor. Oyunda başrolleri Toygun Ateş ve Kalust Şalcıoğlu paylaşıyor. Şalcıoğlu, oyunda hem Tuzsuz Deli Bekir’i hem de Karagöz’ün karısını canlandırırken Ateş de Karagöz’ü canlandırmaktadır.

Karagöz ve Hacivat ile tanışmanız/buluşmanız dileğiyle!

Yorum yap

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen adınızı buraya girin