Ne Mutsuz Yunanım Diyen!

Ne Mutsuz Yunanım Diyen

“Τελικά ποίοι είμαστε;
Οι Ευρωπαίοι της ανατολής ή οι ανατολίτες της Ευρώπης;
Οι αναπτυγμένοι του Νότου ή οι υποανάπτυκτοι του Βορρά;
Οι κατ’ ευθείαν απόγονοι των Αχαιών ή η πανσπερμία της Βαβυλωνίας;”

“Sonuç olarak biz kimiz?
Doğu’nun Avrupalıları mı, Avrupa’nın doğuluları mı?
Güney’in gelişmişleri mi, Kuzey’in geri kalmışları mı?
Antiklerin (doğrudan) torunları mı, Babil’in savrulmuş tohumları mı?”1

Elimde çok uzun anlatmaya gerek duymayacağım, metnin bizzat kendi kendini çok iyi anlatacağı; 40 yılı aşkın bir süredir sürekli baskısı yenilenen, birçok yabancı dile çevirisi yapılan hatta Almanya’da best-seller dahi olabilen Yunan kimliğine bir ayna görevi niteliğinde kaleme alınmış, derin bir o kadar kısa (Türkçe baskısında 78 sayfa), çokça düşündüren bir kitap var.

Yazarın, kitabın 2013 yılı baskısında yer verdiği deyimi ile; “Programında olmayan, yazmayı planlamadığın, ama şartların seni yazmak zorunda bıraktığı bir kitap (…). Notlar(ın) aforizmalara dönüştüğü, aforizmalar(ın) da bir bütünün ve bir anlatının içine kondu(ğu)” samimi bir metin.

Ne Mutsuz Yunanım DiyenNe Mutsuz Yunanım Diyen! “Η δυστυχία του να είσαι Έλληνας” ilk baskıyı 1975’te yapmış. 2017’nin Ekim ayında İstos Yayınları aracılığı ve Herkül Milas çevirisi ile Türkçeye kazandırılmış. 189 asıl, ‘hamiş’ bölümü ile 4 ilave ek olmak üzere toplam 193 birbiriyle bağlantılı aforizmadan oluşan küçük bir kitap.

Çevirmeni Milas önsözünde, bu kitabı 20 yıl önce Türkçeye çevirdiğini ancak (Türk) arkadaşlarla tereddüt yaşadığını ifade ediyor: “Türkiye’de Yunanistan ve Yunanlılar zaten fazlasıyla kötüleniyordu; bu konuda ön ve kalıp yargılar fazlasıyla vardı. Bu kitap hiç de hedeflemediği biçimde miliyetçiliği besleyebilirdi. Ve yayımlamadık” diye de ekliyor. ‘Peki neden şimdi?’ sorusunun cevabını ise şöyle veriyor Milas: “Şimdi Türk toplumunun daha olgun olduğunu düşünüyorum. En başta “tarihimiz” sorgulanıyor, “geçmişimizle” yüzleşmeye çalışıyoruz…” !

Kitabın yazarı Nikos Dimu’nun, arka kapakta da alıntılandığı şekliyle ifade ettiği gibi hissettiriyor bu kitap:

“Bu kitaptan keyif alanlar büyük ihtimalle Yunan değillerdir. Bir Yunan için bu kitap acı vericidir. Bazı aforizmalara gülümseyebilir, hatta gülebilir de, ama sonunda kitabı bir yana koyarken mutsuz hissedecektir. Kitap, onun varlığının temel sorununun resmidir: çok olana gösterdiği tutkusu ile azı kabullenmenin imkânsızlığı. (….). Kuzey ve Güney, Doğu ve Batı olarak Yunanistan’a ithaf edilmiş aşk dolu bir itiraftır. “

Cevap arayan, sorgulamayı ve kendi kimliği üzerinde durmayı, kafa yormayı, kendini bulmayı, kendini toplum içinde tanımlamayı ve bunlar üzerinde düşünmeyi kendine dert edinen her Yunanın, kalbinin derininde hissedebileceği ‘bir kendine sorular’ kitabı aslında.

Emanuil Roid’nin anısına ithaf edilmiş, ancak kitaba noktayı koyarken “İthaf ve Önsöz’e Notlar” bölümünde de yazarı tarafından belirtildiği üzere Roidis kadar Solomos, Yanopulos, Apostolakis, Kazancakis ve Seferis’e de adanan bir kitap bu. (Estia gazetesinin yazdığına göre bütün bu isimler “Yunan Düşmanıydı”)2

Türkçede, deyiş yerindeyse; doğru söylediği taktirde dokuz köyden kovulanların, onuncu bir köye inanmaları gerekliliğinin ve buna ancak gerçeğin üzerini örtmeden, sorgulayarak varılabileceğinin bilinç kitabı da diyebiliriz bu 78 sayfa için.

27

Yunan aynaya baktığında ya Büyük İskender’i ya Kolokotronis’i3 ya da en azından Onasis’i görür. Karagöz’ü ise hiçbir zaman görmez.

28

Ama aslında Yunan bizzat, kendini Büyük İskender olarak hayal eden Karagöz’dür. (…)

 

Tam da bu noktada, kitabın kapağına tekrar bakma ihtiyacı!

Mavi kapağın sol tarafında Büyük İskender ile ona sırtını vermiş bir Yunan Karagöz görüyoruz. İki figürün yönü de attıkları adım da birbirlerinin zıttı niteliğinde. Arada birbirini yansıtma görevi gören görünmez bir aynanın olduğunu hayal edersek, Dimu’nun anlatmak istediğine eşsiz uyumlu bir kapak seçimi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.4

Sonsöz”de yer alan 168. aforizma şöyledir: “Büyük tehlike budur. Dolayısıyla şairin dediği gibi “Direnin”. Ama Yunan gibi direnin.”5  Yazar “Notlar” bölümünde bu aforizmaya ek şöyle yazacaktır:

“Yabancı modeller üzerine inşa olan bir direniş ne denli özgür olabilir?
Ve nereye varır? Bizi kendi özümüze götürecek direniş hangisidir?
Şunu unutmayalım: Bir şeyden özgürleşme ne kadar kolaysa bir şeye özgürleşme o kadar zordur.”

Ne Mutsuz Yunanım DiyenPeki bu 40 yıldır baskı üstüne baskı yapan kitabın yazarı Nikos Dimu kimdir?

Kitabın baskısında ‘Çevirmenin Notu’; yazarın kendisinin 1975 ve 2013 baskılarına notu; kitabın sonunda yer alan ‘İthaf ve Notlar’ bölümü ile; kitabın yazım ve çeviri aşaması gibi başlıklar gayet yerinde ve doyurucu bilgiler içerse de, kitapta herhangi bir yazar kimliği/biyografisi bulunmuyor. İnsan haliyle çok merak ediyor. Belki de yayınevi merak etmemizi istiyor! Öyleyse araştırıp bulduklarımı kısaca aktarayım:

1935 Atina doğumlu yazar, eleştirmen, çevirmen ve fotoğrafçı Dimu, Atina koleji ile paralel zamanda yine Atina’da Fransız Filolojisini bitirdikten sonra, Monako Üniversitesinde Felsefe ve İngiliz edebiyatı okudu (1954-1960). Düz yazı, felsefe, şiir, deneme ve otobiyografik olan çeşitli çalışmalara imza attı. İngilizce, Fransızca, Almanca ve Latinceden çeviriler yaptı, yayımladı. Elias Canetti’yi Yunancaya çevirdi. En çok bilinen ve satan kendi kitabı bu yazıda yer verdiğimiz Ne Mutsuz Yunanım Diyen olmakla birlikte, 2014 yılında doğrudan ve ilk olarak Almanca’da yayımlanan bir kitabı bulunmakta: “Οι Γερμανοί φταίνε για όλα”. Meali; “Her şey için Almanlar suçlu” ya da “Her şeyden Almanlar sorumlu” diyebiliriz.

Dimu, 1962’de reklam sektörüne girer. 79’da bugün de geçerliliğini koruyan ve okunurluğu bilinen pek çok dergi ve gazetede yazıları yayımlanır. 54’den itibaren fotoğrafçıdır. İki fotoğraf albüm-kitabı basar, 3 kişisel sergiye imza atar ve fotoğraf dergilerinin daimi yazarı olur. 1997’de kendine ait internet alanı satın alan ilk Yunan yazardır aynı zamanda. 1997 ve 2000 yılında iki yerel ödülün sahibi olduktan sonra 2008’de yılın yazarı seçilir. Yunanistan’ın önemli ve nitelikli müzelerinden biri olan Mpenaki Museum kendisini sergi ile onurlandırır. Üçüncü eşi ile sürdürdüğü yaşamında pek çok kedinin babası olarak bilinir.

Herkül Milas’ın çokça katıldığım “Çevirmenin Notu” bölümündeki son cümlesi ile bitirmeyi uygun görüyorum:

“Umarım bu kitabı okuyanlar, muhtemel önyargılarının kanıtı diye okumazlar. Dikkatli okuyucudan benim beklediğim, Yunanların kusurlarına bir aynaya bakar gibi bakmalarıdır.”

Aynaya bakabilmemiz dileği ile…


Ne Mutsuz Yunanım Diyen!
Nikos Dimu, çeviri: Herkül Milas
İstos Yayınları, Ekim 2017

Kitaptan alıntılar:
1Türkçe çeviride 69. aforizma, sayfa 41
2”İthaf ve Önsöze Notlar” sayfa 76
3Theodoros Kolokotronis (1770-1843), 1821 Yunan İhtilali’nin en önemli kahramanlarındandır –çn (sf.26)
4Kapak ve arka kapaktaki Büyük İskender, E. Spartharis’in, Karagöz ve (Lanetli) Yılan ise Mimaros’un özgün Karagöz figürleridir.
5Komünist şair ve ressam Mihalis Katsaros’un (1920-1998) 1953 tarihli İ Diathiki Mu (Vasiyetnamem) isimli şiirinin her kıtanın başında tekrarlanan dizesi -yn

Yorum yap

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen adınızı buraya girin