Tüm Zamanlara Yayılmış Akıldan Bezmiş Bir Çığlık: William Blake!

Tüm Zamanlara Yayılmış Akıldan Bezmiş Bir Çığlık William Blake

“Bugün bir hayalim var!

Bir hayalim var: Gün gelecek her vadi yüceltilecek, her tepe ve her dağ alçaltılacak, engebeli alanlar engebesiz hale getirilecek ve eğri büğrü bölümler dümdüz olacak; Tanrı’nın zaferi ortaya çıkacak ve bütün bedenler bunu birlikte izleyecekler.“

Martin Luther King
28 Ağustos 1963

Avrupa’nın kuzeyinde bir ada. Dünyanın tüm kargaşasını uzaktan izleyen ve bunu kendi lehine çevirebilen bir kara parçası; Büyük Britanya. Fransız Devrimi ve Amerika’daki siyasal değişikliklerin yansıdığı ülkede sanayi devriminin yarattığı toplumsal değişim ve modernizm sancıları, taşları yerinden oynatır. Kırsal kesim nüfusu şehre akarken sanat, estetik ve ahlaki değerler sınanır. Sanayi ve endüstrinin gelişmesiyle işçi sınıfının çalışma saatlerinin artması, çalışan kadının ezilmesi ve burjuva sınıfı erkeklerinin sınıfsal kredileri uğruna kadınlara uyguladıkları ahlaki baskılar toplum psikolojisini derinden etkiler.

Siyasi ortam bir turnusol kağıdıdır. Bazı özel zihinler, -buz dağının altı- zaman ve mekânın şartlarıyla yüzeye çıkar. Orta halli bir İngiliz ailesi dünyaya delilik ve dahilik arasındaki kapılarda gezinen bir çocuk dünyaya getirir. 1757’de -yerkürede bazı temellerin yerinden oynamasına az bir zaman kala- doğar William Blake. Çekirdekten aldığı eğitim, patriyarkal düzenin katı bilgileriyle yozlaşmış dini öğretiden uzak, insanlığı kavrayan mistik bir bilincin sahibi yapar Blake’i.

Romantik dönemin en önemli temsilcilerinden olan Blake eserlerinde insan doğasını ve cinsel serbestliği bozduğunu düşündüğü için “şeytanın araçları” olarak tanımladığı devlet ve kilise yapısını eleştirir.

Yaşamı kusursuzluğun en yüksek mertebesine çıkarmak için daha fazlasına gerek vardır. Gerek duyulan şey bireyselliktir.”
Oscar Wilde

Evet bireysellik; Bireysellik, kapitalist ve sömürge sisteminin araçlarını kullanarak yok etmesi gereken bir olgu. Bireysel olanı “deli” olarak etiketleyip sürüye katma planı tarihin her döneminde görülür. Kendin bir şey yaparak kendine yetme yolunun ilk kapısı da bir sanatı icra etmekten geçer.

Tüm Zamanlara Yayılmış Akıldan Bezmiş Bir Çığlık William Blake
William Blake, “Ancient of Days”; described in Chapter 7 of the Book of Daniel, British Museum.

William Blake şair ve yazarlığının yanı sıra kişiliğinin ve eserlerinin olmazsa olmazı olarak ressamlık ve oyma baskı da yapar. Bu aşamada yazdığı şiirlerin görsel dünyasını kendi çizimleriyle destekler. Hayal edin ki hem sözcüklerle hem çizgiler ve boyalarla oynuyorsunuz. İster istemez Wilde’ın da vurguladığı gibi “kusursuzluğun en yüksek mertebesine” varmak için zamanın dışına çıkıp sanat dallarını birbirine zincirliyorsunuz. Tanrısal bilgiye ulaşmanın yegâne yolu. Bu yolla William Blake çağlara yayılan bir ışık görünümündedir artık.

Gençliğinde Fransız Devrimi’ni ve Amerikan Bağımsızlık Savaşını destekler. İngiltere’nin başını çektiği -bir Batı refleksi olarak- kolonileşme politikasını eleştirir ve bu konuda duyarlılık oluşturur. Yaşadığı dönemde Afrikalılar, Batı’ya satılıp bazıları ağır işlerde bazıları da aristokrat ailelerin evlerinde hizmet elemanı olarak çalıştırılır. Tüm bunlardan etkilenen Blake şiirlerine ırkçılık karşıtı söylemleri de katar. Bu noktada, aldığı dini eğitim tüm insanlığı kavrayan boyutta devreye girer. Bütünlüklü bir insanlık düşü kuran Blake “Masumiyet ve Tecrübe Şarkıları” başlığı altında yayınlanan “Baca Temizleyicisi” ve “Küçük Siyah Oğlan” şiirlerinde ayrımcılığın insan ruhuna etkisini çarpıcı bir dille verir.

Şu doğan güneşe bak: Tanrı orada Yaşar
Ve ışığını verir ve sıcağını verir.
Çiçekler ve ağaçlar ve hayvanlar ve insanlar
Sabah rahatlık alır öğlen neşe

“Ve dünyada küçücük bir yere konulduk biz,
Sevgi ışınlarına dayanmayı öğrenelim diye,
Ve bu kara vücutlar ve bu güneş yanığı yüz,
Bir bulut ve gölgeli bir ormandır sadece.”

İsa’nın ve Hristiyanlığın yozlaşmamış hali olan kardeşlik ve birlik erdemi, kendine eksen aldığı duygulardır. Şiirde de vurguladığı gibi ten rengi bulutsu bir perdedir. Bu ayrılığı yaratan ikili görüş dünyanın ekonomik çarklarını döndüren sömürgecilik ve ırkçılıktır.

Blake, sömürgeciliğin bir başka boyutu olan kadın cinselliğinin istismarını konu edindiği “Albion’un Kızlarının Görüleri” şiirinde Oothoon’un trajik hikayesi üzerinden cinsel ketlenmeyi betimlemektedir,

Sevmiştim Theothormon’u,
Utanmamıştım da bundan;
Tir tir titremiştim bakire endişelerimle
Saklanmıştım Leutha’nın vadisine!
Koparmıştım Leutha’nın çiçeğini,
Ve vadiden kalkıp yükselmiştim,
Lakin dehşetli fırtınalar yırtıp ayırmıştı
Bakire esvabımı ortadan ikiye…

Tüm Zamanlara Yayılmış Akıldan Bezmiş Bir Çığlık William Blake
William Blake’s illustration ‘A Negro hung alive by the Ribs to a Gallows’,1796.

Aydınlanmanın akılcı ve rasyonel tutumundan kurtulup, romantizmin duygu coşkunluğu ve özgürlük çağrısına tutunan Blake; İsa’nın fütursuz ve insani dürtüleri sahiplenen tarafıdır. Temelini Hz. İsa’dan alan bir iç görüsü vardır, İsa neden çarmıha gerilmiştir ve hangi kötüyü görüp dillendirmiştir? Bir birey olabildiği için kovulmuştur yaşamdan. Blake kovulmuşların söylemleriyle vahiy özelliğini kullanarak kendi mitolojik dünyasını kurar.

1827’de yaşamını yitirir. Çağ değişir, Savaşlar başlar ve biter. 20. Yy.’ın ortalarında Amerika’da siyahlara çok daha ağır yaptırımlar, akıl almaz psikolojik zulümler yapılmaktadır. Kendisi de bir ilahiyatçı olan, tarihe Nobel ödülünü ilk alan zenci olarak geçen Martin Luther King siyahların hakları için bir örgütlenme içindedir. Mutasyona uğramamış dinsel bir vizyonla davasına kendini adar.

Hristiyan Hareketini kurar… Her şey adım adım ilerlerken tarihe geçen ünlü konuşmasını 28 Ağustos 1963’te yüzbinlerce siyaha hitaben yapar. “Bir Hayalim Var…” konuşması bütününe bakıldığında bir ilahiyatçı tarafından önceden hazırlanmış, mistik bilinçle insanlığın tümünü kucaklayan, tanrısal sevgiyi düstur edinmiş vahiy kapsamına alınabilecek bir konuşmadır. Farklı yüzyıllarda farklı ten renklerine sahip iki dahi aynı vizyonla insanlığa hizmette bulunurlar. Biri sivil itaatsizlik yoluyla diğeri sanatın birçok dalını kaynaştırarak tarihe damga vururlar.

“Hiçbir şeyden endişelenmiyorum. Kimseden korkmuyorum. Gözlerim Tanrı’nın gelişinin zaferini gördü.” demişti King. Dış seslere kulaklarını tıkayıp hedefe odaklanırken Hristiyan ideallerine kendi yöntemleriyle sahip çıktı. Aynı duruşla William Blake de yaşadığı dönemde dikkate alınmamıştı. Açık sözlülüğü ve dönemin ruhuna uymayışıyla dışlanmıştı. O da dışardan gelen hiçbir sesi duymayarak çağlar boyu okunacak ve üzerinde düşünülecek eserler bıraktı.

Tanrı’nın gözleri her ikisinde de görüldüğü gibi bireyselliğin gözleridir. Bireysellik direnişin, sanatın katalizörüdür. Her ikisi de öldü. Kemikten ibaretler. Ve belki başka bir çağda başka bir baskı ortamından doğan yeni bir romantik zaman diliminde kemiklerinden başka bir yaşam yeşerecek, yeni yaşam alanları ve ütopyalar yükselecek!


Kaynaklar:
William Blake – Masumiyet ve Tecrübe Şarkıları – Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Vahiy Kitapları – William Blake – Pinhan Yayıncılık
Sosyal ve İnsan Ruhu – Oscar Wilde – Metis

Yorum yap

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen adınızı buraya girin