Nazım Hikmet’ten Yahya Kemal’e Veda Mektubu!

Nazım Hikmet’en Yahya Kemale Veda Mektubu

Birçok döneme tanıklık etmiş Türk şiiri, gelişimini sayısız gönül adamına borçludur. Başlangıçta sözlü olarak icra edilen Türk şiiri; herhangi bir kişinin ürünü olmaktan öte halkın malı olmuştur. Halk, yaşamında yer alan her şeyi ortaklaşa yaratmayı başarmıştır. Öyle güzel dizeler yaratmışlardır ki bugün birçoğunu rahatlıkla hatırlamaktayız.

Şairler, geniş anlam evrenlerinden bize seslenebilen güzel insanlar! Ne zordur onları anlayabilmek. Bir romana ya da öyküye sığındığım gibi sığınamam örneğin şiire. Sihirlidir şairin evreni benim için ve ben o sihri anlayamamaktan korkarım.

Bir kadına duyduğu aşkı kaç adam bu denli çarpıcı sunabilmiştir? Nazım Hikmet olmasaydı, aşkın izahı da olmayacakmış gibi gelir çoğu zaman bana. Onun şiirleriyle aşkını itiraf etmiş nice insan vardır şu dünyada! Yaşadığı her aşkı kelimeleriyle taçlandırmıştır büyük şair. Onun kalemini titreten kadınlardan biri de siz olmak istersiniz çoğu zaman. Yazdığı her şiirde kadınlarını kıskanırsınız Nazım Hikmet’in. Hal böyle olunca, günümüze ulaşmış birçok dizesi hâlâ bizim baş tacımızdır.

Büyük şairin hayatında hocası Yahya Kemal ile bir anısı edebiyat tarihçilerinin gündeminden hiçbir zaman düşmemiştir. Yahya Kemal’in Nazım Hikmet’in Celile Hanım’a duyduğu ilgi, her daim bu öğretmen-öğrenci ilgisinin önüne geçmiştir. Bu ilişki, Nazım Hikmet’in “Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz.” notu ile son bulur.

Nazım Hikmet’en Yahya Kemale Veda MektubuTarih Dergisi Temmuz sayısında araştırmacı gazeteci Haluk Oral, Nazım Hikmet’in Yahya Kemal’e ölümü üzerine yazdığı ve hiç yayımlanmamış mektubuna yer verdi. Düşüncelerini ve acısını, Moskova’dan o dönem eşi olan Münevver Hanım’a yazdığı mektupla paylaşıyor.

“Canım karıcığım. Dün gece radyoda dinledim: Yahya Kemal ölmüş. Büyük şair. Hocalarımdandı da, hem de çok şey öğrendiğim hocalardan. 73 yaşındaymış. Bir hayli zaman uyuyamadım. Yahya Kemal gençliğimdi biraz da. Büyük şair, usta. Telgraf çekeyim dedim… Kime? Ne tuhaf şey ne garip hâldeyim, Yahya Kemal’in ölümünden duyduğum acıyı, halkıma bildirmek için telgraf çekecek adresim yok. İşte böyle. Hava bu sabah açtı. Günlük güneşlik. Senaryoya başlıyacağım. Kafam bomboş, yüreğim keder dolu ağzına kadar, böyle bir ruh hâliyle senaryo yazmağa başlamak nasıl olacak bilmiyorum, ama başkaca çarem de yok, çalışmak lâzım, yaşamak için değil, unutmak için, dalıp dalıp gitmemek için, düşünmemek için kötü kötü. İşte böyle gülüm. Kusura bakma, senden uzaklık, sensizlik başta, muhacirlik, hattâ benimkisi gibi kardeş evinde de olsa, sevdiğim, inandığım bir dünyada da olsa, yazdımdı ya, ölümden beter. İşte böyle, ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır. Rahmet Yolları Kesti’nin Fıransızcasını aldım. Hasretle.

Nâzım”

Yorum yap

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen adınızı buraya girin