Şairim Ölme!

Muhammet Aldemir

Şairim Ölme

Adam kapıyı açtı. Karşısındaki kadın, gözlerini üzerine dikti. Arkasında onun hiç görmediği insanlar… Homurtular yükseldi.

– Evet, bu o adam!

– Suratına baksanıza!

– Evet, evet!

– Nasıl yardımcı olabilirim?

Kadın sinirli el kol hareketiyle, alay eder gibi söylediklerini tekrarladı şairin. “Nasıl yardımcı olabilirim?”

– “Şiir”ler yazmayarak. Pisliğini ortaya saçmayarak. Söylesene, başka işin gücün yok mu? Şu senin vebalı yalnızlığın… İçeriden yayılan sigara dumanları… Üstelik bu genç yaşta bu kadar?

Kadının yüzünü bir merak kapladı.

-Buraya gelmeden önce her şey ne iyiydi. Sen, o zaman kim bilir hangi diyara kötülük dağıtıyordun. Çocuklarımız yazdıklarını okuyunca uyuyamaz oldular. Tek kelime etmiyorlar. Artık her şeyin farkındalar! Onlara söylediklerini biz bilmiyor muyuz sanıyorsun, bizi neden aptal yerine koyuyorsun, biz sana ne kötülük yaptık? İçinde bulunduğumuz şartları istediğimizi mi zannediyorsun? Neden buradan gitmiyorsun?

Şair kapıyı kapatmak istedi.

Kadın elleriyle kapıyı zorladı ve araladı, gözlerini kısıp delip geçen bakışla şairi süzdü. Etraftan homurtular yayıldı. Nefret kadının ellerinden içeri sızdı.

– Neden siyah pelerinin altında eriyip kaybolmuyorsun? Neden ÖL-MÜ-YOR-SUN?

Çekip gittiler. Şair usulca içeri geçti. Masanın başına oturdu. Parmakları sigara paketini istemsizce aradı. Bir tane çıkarıp yaktı. Derin nefes çekip üfledi. Uzanıp kalemini aldı, yazdı:

Bazıları hayatın içindeydi. Bense hayatı izledim uzaklardan. Ama hayatı izlemek de hayat sayılmaz mıydı? ŞŞŞŞT ŞŞŞŞŞT! Duyacaklar! Duysunlar! Bu hayat, bu şiir tere pürçeğe karışacak, yelelerinden imgeler fışkıracak. Sus dedim. Susacağım elbet, elimde yalnızca üç beş sözcük; fazlası hiçbir zaman olmadı. Evet, ben yalnızlığımı boşluğa saçtım; mutluluğu bulabileceğini düşünen basit bir çiftçi… Geceleri kopuk geçmişimin yılgılarını sayıkladım. Acıların kayıtsızlığına diş bileyen kinci… Tek biçebildiğim elimde ufalanan, rüzgâra karışan mısralar oldu. Her şey biterken her şey yeniden başlıyor, ne yaparsın? Kimseyi suçlamıyorum. Onlar… Öyle ya, ölmek için çok sebep vardı; bu yüzdendir yaşamaya devam ettim, yaşamaya inandım. O ufacık ihtimal için, evet, onun için… Koşmalı/ydım. İşte… Bir kumarbaz gibi… kartları… saymalı/ydım.

“Ne dönülecek yol kalmıştır
Ne gidilecek yolun önemi.
“Aslolan, insanın üveyliği…”

Şair, masanın gözünü açtı. Silahını eline alıp şakağına dayadı. Tetiği çekti. Şairin şakağından mısralar döküldü. Yüzüne kumarbaz tebessümü yayıldı.

Yorum yap

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen adınızı buraya girin