Fotoğraf sanatçısı Ara Güler, 1958 yılında Aydın’ın Geyre beldesinde yolunu kaybettiğinde, bu kayboluşun görkemli bir buluşa neden olabileceğini muhtemelen aklından bile geçirmemiştir. Ara Güler’in geçmekte olduğu köy son derece ilginç bir havaya sahip, tarihi bir dokusu bulunan, prehistorik dönemlerden günümüze uzanan bir antik kenti, Aphrodisias’ı işaret eder.
Ara Güler’in objektifinden tüm dünyaya tanıtılan bu kent, M.Ö. 2. yüzyıldan M.S. 6. yüzyıla kadar Yunan ve Roma kültürlerinin en önemli merkezi olagelir. Öyle ki barış içinde geçen Pax Romana döneminin imparatoru Hadrian dahi imparatorluk topraklarına yaptığı seyahatlere Aphrodisias’ı da eklemiş, kentin sakinleri ise İmparator Hadrian şerefine bugün bile tüm estetiğiyle varlığını sürdüren yapılar inşa etmiştir.
Uzun yüzyıllar boyunca antik dönemin birçok gelişmelerine tanıklık eden kent, kültürel eksende oldukça önemlidir. İsmini aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodit’ten alan Aphrodisias, Roma döneminde Aphrodit tapınma törenleri, mimarlık, sanat ve heykeltıraşlıkla öne çıkmıştır. Türkiye’nin en önemli antik yerleşimlerinden olan kentte tiyatro, hamam, tapınak, stadyum, odeon, havuzlu agora, piskopos sarayı ve hatta bir de felsefe okulu bulunur.
Tüm bu nitelikleriyle ve antik dünyadaki son derece önemli konumuyla Aphrodisias’ın, 2017 yılı itibariyle UNESCO Dünya Miras Komitesi tarafından UNESCO Dünya Miras Listesine kalıcı olarak kaydedilmesi kararlaştırılmıştır.
Aydın’ın Karacasu ilçesinde tüm ihtişamıyla geçmişten günümüze kadim uygarlıkların izlerini taşıyan kent görmeye ve tanımaya fazlasıyla değer.