Ağır Akan Su!

Cihan Tosun

Ağır akan su

Domatesle başlamak istiyorum, onca güzel çiçek varken neden domates? Neden güller, aslanağızları mutluluğunu anlatmaya yetmiyor Kerem Usta’nın?

Hikâye Kerem Usta’nın gecekonudusu ile başlıyor, gecekondu ve bahçesini överek devam ediyor. Bir gecekondu ne kadar güzel olabilir? Gecekondunun elektiriği olmaz, suyu olmaz, derme çatma duvarları kışın sıcak tutmaz… Aslında bir gecekondunun diğerlerinden daha güzel olduğunu düşünen kişi yine en nihayetinde başka bir Kerem Usta olabilir.

Peşi sıra Kerem Usta’nın yaptığı, girip çıktığı işleri sayıyor yazar: “Ne iş yaptığı belli değildi.Belki de belli başlı yaptığı bir iş yoktu.Belki de tekmil işleri biliyordu.” Ve bir çokluk yaratıyor karakterin üzerinde. Kerem Usta tek bir kişi olabilir mi? Hikâyeyi okurken defalarca bu cümleyi tekrarlıyorum: Kerem Usta tek bir kişi olamaz.

Hayatta kalabilmek için emeğinden başka satacağı bir şey olmayan, İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlere göç etmiş, çalışmış çalışmış, her işe girip çıkmış ve bundan başka da çaresi olmamış, “başımı sokacak bir çatı olsun” diye ancak başını sokacak kadar küçük, şehrin kıyısında gecekondular inşa etmiş, ağlamış, sevmiş, terkedilmiş… Ama neticesinde yitip gittiklerinde -öldüklerinde mesela- tıpkı yaşadıklarında olduğu gibi kimsenin fark etmediği milyonların hikâyesini görüyoruz Kerem Usta’da.

İşte bu yüzden Kerem Usta kendi hikâyesinden fazlasını anlatıyor bize, onların hikâyesini… Hikâyede anlatılan insanlar, yaratılan mahalle atmosferi de Kerem Ustaların hikâyesini destekler biçimde. Mesela yardım ediyor Kerem Usta; komuşularının, arkadaşlarının dertlerini halletmeye çalışıyor, yoksunluk nedir biliyor, elindekini paylaşıyor ve bu takdir görüp sevilmesini sağlıyor ama sadece bir iyilik olduğu için değil yaşamanın koşulu olduğu için bu yardımlaşma. Bir gecekondu mahallesinde yardımlaşmanın yaşamsal bir ihtiyaç olduğunu biliyoruz, gerçek hayatta da böyle birlikte kurmuşlar gecekkondu mahallelerini. Yattıkları yer ayrı da olsa yaşamı ortaklaştırmak zorunda kalmışlar ve belki de gecekondu mahallesinin ruhudur bu…

Bir karısı ve çocukları var. Ne zaman evlendiğini, karısının nereden geldiğini kimse hatırlamıyor. Ortada bir düğün falan yok yani. Belki köyden geldi, belki bir akrabanın evlenecek yaştaki kızıydı. Bunu hikayede kimse bunu sorgulamıyor çünkü Kerem Ustalar böyle evlenir; bu herkesin bildiği ve üzerine düşünmeye bile gerek duymadığı bir gerçektir. Sonra çocukları oluyor, çoçuklar büyüyor, biz anlıyoruz ki çok zaman geçmiş. Hikâyenin akışındaki bu boşluk çok olağan geliyor, rahatsız etmiyor. Sular durgun akıyor. Evet teknik açıdan hikaye zaten böyle yazılır, gereksiz detaylara lüzum yoktur ama bahsettiğim şey başka; sanki arada kaybolan yılları biliyor gibiyim, yani Kerem Ustayı tanıyor gibi…

Ve Kerem Usta hayatının trajedisiyle karşılaşıyor zamanda: Neriman’ın bir çocuğu olmuş… Bir kez daha eziliyorum Kerem Usta’nın hayatının küçüklüğü altında. Evlenmiş ve evlendiği kadını sevmiş, zaten hayat boyu seçme şansı olmamış bir adam; ne iş olsa yapmış, boş bir araziye kondurduğu evde yaşamış, onlarca Neriman’dan biriyle evlenmiş ama yine de insan kalabilmiş Kerem Usta ve o kadını sevmiş… Mesele bence Kerem Usta’nın sevebilmiş olmasında. Yazar bize bir şey anlatıyor, aslında bir sınıfı anlatıyor ama öyle olduğundan fazlasıyla değil ya da inandığı/istediği şekliyle değil olduğu gibi. İşte bu yüzden kaba ve yüzeysel siyasal mesajlarla dolu bir hikâye yerine böyle güçlü bir hikâye okuyoruz.

Hikâyenin bu kadar güçlü olmasında bence iki önemli sebep var: İlki yazarın “yazarlık” yeteneğiyle alâkalı. Bu kısmını bilen anlatsın. Ben ikinci sebebi açıklamak istiyorum: Aslında yazı boyunca Kerem Usta’nın tek bir kişi olmadığına vurgu yaptım. Yazar bize aslında bir sınıfı anlatıyor peki ama neden isyan etmiyor Kerem Usta? Neden nasırlı yumruğunu savurmuyor? Neden başkaldırmıyor yoksulluğa? Neden avazı çıktığı kadar bağırmıyor? Neden slogan atarken görmüyoruz Kerem Usta’yı? Bence bu öykünün de Yaşar Kemal’in de büyüsü bu. Yazar Kerem Ustaları tanıyor, anlıyor ve anlatabiliyor…

-Kerem Usta tek bir kişi olamaz!

Sahi onca güzel çiçek varken neden domates? Neden güller, aslanağızları mutluluğunu anlatmaya yetmiyor Kerem Usta’nın?

1 Yorum

Yorum yap

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen adınızı buraya girin